Su fakiri bir ülke olma ihtimalimiz giderek artıyor.
Bilindiği gibi dünyadaki su sorunu geleceğimizi tehdit etmektedir. Türkiye bu konuda önemli bir risk altındadır. Bu sebeple, Ar-Ge ve yenilikte öncü üniversite olarak İTÜ, çevre konusunda duyarlı projeler üretmeye devam ediyor.
İTÜ İnşaat Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Ulusal Membran Teknolojileri Araştırma Merkezi (Mem-Tek) sorumlusu,
Prof. Dr. İsmail Koyuncu “Eğer yeni su kaynakları oluşturulmaz ise nüfusumuz 100 milyona ulaştığına su fakiri bir ülke olma ihtimalimiz de oldukça gerçekçi bir olasılık dâhilindedir.“ dedi.
Koyuncu, yaptığı açıklamada suyun hayati fonksiyonlarımızın devamı için en önemli elementlerden birisi olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “ Dünyamızın 2/3'ü sularla çevrili olmasına rağmen kolay ulaşılabilir tatlı su kaynakları bu suyun yüzde 1'den azını oluşturmaktadır. Artan nüfus ve modernleşmenin beraberinde getirdiği çevre kirliliği, mevcut kaynaklarımızı da tehdit etmeye başlamıştır. Ülkemiz genç nüfusa sahip olup bu oran sürekli artış eğilimindedir. Mevcut potansiyelimiz yıllık kişi başına yaklaşık 1500 m3 ve bu rakamın 2030 yılına kadar nüfus artışıyla birlikte 1100 m3 civarında olacağı hesaplanmaktadır. Su zengini ülkelerde kişi başına düşen su miktarı on bin m3 civarında ve su kıtlığı ülkelerinde bu değerin 1000 m3 olduğu göz önünde tutulursa, hâlihazırda su stresi yaşayan bir ülke olduğumuz açıkça görülebilir. Eğer yeni su kaynakları oluşturulmaz ise nüfusumuz 100 milyona ulaştığına Su Fakiri bir ülke olma ihtimalimiz de oldukça gerçekçi bir olasılık dâhilindedir.“
MEVCUT SU KAYNAKLARI KORUNMALI
Yakın gelecekte su sıkıntısına girilmemesi için önlemlerin şimdiden alınması gerektiğine işaret eden Koyuncu, ilk önlem olarak mevcut su kaynaklarının korunması ve tasarruflu kullanılması, ikinci olarak yeni su alternatiflerin oluşturulması gerektiğine vurgu yaptı. Koyuncu, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Yeni alternatifler kapsamında, atık suların geri kazanımı ve desalinasyon (deniz suyu arıtımı) sistemleri gündeme gelmektedir. Bu hususta membran teknolojileri imdada yetişiyor. Membran teknolojilerinin ülkemizde yaygınlaşması, mevcut bilgi birikiminin arttırılması ve bu konuda uzman insanların yetişmesi çok elzem bir hale gelmiştir. “
ARTIK KİRLİ SULAR BOŞA GİTMEYECEK
MEM-TEK Proje Sorumlusu Koyuncu’nun verdiği bilgiye göre MEM-TEK çatısı altında, Kalkınma Bakanlığı destekli 1 proje, TÜBİTAK destekli 5 proje, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı destekli 2 San-Tez projesi ve 1 İstanbul Kalkınma Ajansı projesi hali hazırda yürütülmektedir. Bu çalışmalarda membran yapısına nanoparçacıklar ve antibakteriyel moleküller ilave edilerek tıkanmayan yüksek performanslı membranların geliştirilmesi üzerine çalışılıyor.
MEMBRANLAR NEYE YARIYOR?
· Membranlar, içme suyu ve atıksu arıtımında kullanılmaktadır. Biz her ne kadar bilmesek de membranlar evlerimize kadar girmiştir. Evlerde kullanılan tezgah altı su arıtma sistemleri içerisinde spiral sargılı ters osmoz membranları vardır.
· Bazı sahil kasabalarımız ile adalarımızda su problemi yaşanmaktadır. Buralarda deniz suyunu arıtan membran tesisleri vardır. Kırıkkale, Bafra, Polatlı gibi yerleşim yerlerinin içme suyu ihtiyacı membranlar ile arıtıldıktan sonra halkımıza verilmektedir.
· Membranlar, su içerisinde bulunan tüm bakteri ve virüsleri alabildiği gibi suya sertlik veren iyonları da tutabilmektedir. Ayrıca, deniz suyunda bulunan sodyum klorür iyonları da tutulabilmektedir.
· Küçük beldeler için atıksu arıtma tesisi kurulması ve işletilmesi problem teşkil etmektedir. Membran biyoreaktörler ile işletimi kolay, küçük kapasiteli ve performansı yüksek tesislerin kurulması önem taşımaktadır. Böylece atıksulara bakış açısı da değişecek, bir baş belası değil önemli bir su kaynağı olarak düşünülecektir.
· Ülkemizde yeraltı suyunun % 70-80’ni sulamada kullanıldığından su kaynaklarının sürdürülebilir ve etkin kullanımı için önemli bir dezavantaja sahiptir. Atıksu ileri derecede arıtıldıktan sonra, ülkemizde sulamada kullanılabilir, böylece su kaynaklarımız sadece daha etkin ve verimli kullanılmamış olacak aynı zamanda yüzeysel ve yeraltı su kaynaklarımız da korunmuş olacaktır.
MEM-TEK TÜRKİYE’NİN UMUDU OLDU
İki yıl önce Ulusal Membran Teknolojileri Araştırma Merkezi (MEM-TEK) projesi başlatıldığını hatırlatan Prof. Koyuncu, merkezin amacını şu şekilde açıkladı: “Ülkemizde membran alanında yapılan çalışmaları tek bir çatı altında toplayıp, oluşturulan sinerjiyle çalışmaları daha ileri düzeylere taşımak, polimerik, seramik ve kompozit membranların ülkemizde endüstriyel ölçekli üretiminin önünü açarak dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak, sanayi ve kamu kuruluşlarındaki nitelikli işgücünü artırmak, yerli ve yabancı bilim adamlarına teknolojinin en son olanaklarını sunarak ülkemiz ve dünya bilimine katkı sağlamak amacıyla 2010 yılında Kalkınma Bakanlığı desteği ile kurulmuştur. MEM-TEK Araştırma Merkezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Maslak Kampüsü’nde bulunan, Bilim ve Teknoloji Parkı içerisindedir. 1.000 metrekarelik kapalı alana sahiptir. Ayrıca ileri osmoz ve distilasyon membranlarının geliştirilmesi üzerine Ar-Ge çalışmaları yürütmekteyiz. Özellikle ileri osmoz membranlarında çok önemli çalışmalarımız mevcuttur. Örneğin, şimdiye kadar hiç yapılmamış bir membran tipi üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştırmış durumdayız. “
DÜNYA ÜNİVERSİTELERİNDEN TEKLİF YAĞIYOR
“Dünya’nın önde gelen birçok üniversitesinden MEM-TEK’de araştırma yapmak ve ortak proje yürütmek üzere teklifler gelmektedir” diyen Koyuncu, son bir yıl içinde Amerika’dan 3 doktora öğrencisi ile 1 Profesör merkezi ziyaret ettiğini ve 3 aylık dönemlerde merkezin imkânlarını kullanarak çeşitli araştırmalarda bulunduklarını kaydetti.
TÜRK MALI MEMBRANLAR GELİYOR
En büyük projemiz, Türk Malı membranların üretilerek ticarileştirilmesine katkıda bulunmaktır, müjdesini de veren Koyuncu, ülkemizi bu pazarda pay sahibi bir ülke konumuna getirmek temel hedefimizdir, açıklamasını yaptı. Koyuncu, devamla şöyle konuştu: “ TÜBİTAK, Kalkınma Bakanlığı ve Kalkınma Ajansı gibi kurumlardan almış olduğumuz desteklerle yürütülen projelerimizin hepsi yenilikçidir. Daha önce gerçekleştirilmemiş projeler üzerinde çalışmaktayız. Bu projelerden sağlanan başarıların hem bilimsel hem de ticari anlamda kurumumuza büyük basamaklar atlatacağına inanmaktayız.”
MEM-TEK proje ekibinde temel olarak 6 üniversiteden çevre mühendisliği, kimya mühendisliği, malzeme mühendisliği ve makine mühendisliği bölümlerinden akademisyenler bulunmaktadır. Bu harmonizasyon bize büyük bir avantaj sağlamaktadır. Farklı disiplinlerden gelen bilim adamlarının bilgi, yetkilik ve tecrübeleri ile raflarda muhafaza edilecek bilgiler teknolojik ürüne dönüşebilmektedir. Ayrıca, yürütülen projelerde çok sayıda doktora ve yüksek lisans öğrencisinin çalışıyor olması, bize yüksek enerji ve dinamik bir yapı sağlamaktadır. Merkezimizde yetişen bu genç bilim adamlarının ülkemizin bu alandaki açığı kapatacağına, sanayinin ihtiyacını karşılayacağına ve gelecekte sanayi-üniversite işbirliği için önemli birer köprü olacağına inancım tamdır.
FİRMALARA DA HİZMET VERİYOR
Membran ve modül geliştirme çalışmalarına ilaveten arıtılabilirlik çalışmalarını da çok önemsediklerini belirten Koyuncu, firmalara önemli bir çağrıda bulunarak şunları söyledi: “Endüstriyel atık sular karakterizasyon bakımından birbirinden çok farklı olup her bir fabrikanın atıksuyu için kendisine özgü arıtma kombinasyonları olmalıdır. Bu nedenle, hangi tür arıtma tesisi yapılacağına karar vermeden önce kesinlikle detaylı bir arıtılabilirlik çalışması yapılmalıdır. Maalesef ülkemizde bu anlamda ön çalışmalar yapılmadan gelişigüzel arıtma tesisi veya membran sistemi seçildiğinden büyük hatalar yapılmaktadır. Bu nedenle, merkez olarak daha etkin ve sorunsuz bir su/atıksu yönetimi için hem özel kuruluşlara hem de kamu kurumlarına kapılarımız sonuna kadar açarak arıtılabilirlik hizmetleri de vermekteyiz. “