Türkiye’de her yıl binlerce insan ısınma amaçlı kullanılan cihazlardan veya bu sistemlerin bacalarından kaynaklanan karbonmonoksit gazı zehirlenmesine maruz kalmakta ve yüzlerce insan da hayatını kaybetmektedir. Yıllardır bunlara ait tutmuş olduğumuz karbonmonoksit gazından zehirlenme sebepli maruz kalan kişi sayıları ve bunlardan ölüm ile sonuçlananların kayıtları aşağıdaki gibidir.
Karbonmonoksit esaslı zehirlenme-ölüm grafiği
Özellikle ısınmadan kaynaklı enerji ihtiyacından dolayı zehirleme ve ölüm olaylarındaki yıllara göre değişim irdelenmiş ve sonuçları grafiklerle aşağıda verilmiştir.
Şubat ve Mart aylarında zehirlenme vakalarında artışların olması dikkat çekmektedir. Bununla birlikte özellikle hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi, buna bağlı havada inversiyon etkisi oluşması ve inversiyon oluşumunun meteorolojik olarak ancak 6 saat önceden bilinebilmesi nedeniyle zehirlenme vakaları artmaktadır. Zehirlenme vakalarına paralel olarak ölüm vakaları da artış göstermektedir.
Bu zehirlenme vakaları ve ölümler özellikle soba, şofben ve kombi gibi cihazlardan kaynaklanmaktadır.
Bu ölümler alınacak bazı küçük tedbirle önlenebilir. Bu tedbirler kısaca şöyle özetlenebilir;
- Soba, şofben ve kombilerin bulunduğu odalar mutlaka havalandırılmalı. Öyle ki 1m3 doğalgaz saatte yaklaşık 10 m3 havaya ihtiyaç duyar. 2 kg ağırlığındaki bir odunun yanabilmesi için ise yaklaşık 30 m3 e kadar havaya ihtiyaç duyar. Bu da yaklaşık 12 m2 oda içindeki oksijeni sadece bir adet odun parçasının yanmasıyla tükettiğimiz anlamına gelir ki sonucunda insanlara soluyacak oksijen kalmaz.
Yanma için gerekli havayı sağlayamaz iseniz yanma sonucu zehirlenmelere, ölümlere sebep olan karbonmonoksit gazı açığa çıkar. Bu sebeple havalandırma çok önemlidir. Sobaların olduğu odalarda uyunmamalı ve yatarken sobalar mutlaka söndürülmelidir.
Soba kullanımı boyunca mutlaka her 2 saatte bir yaklaşık 5 dakika pencere açılarak oda havalandırılmalıdır. Bu yapılmıyor ise mutlaka ev içindeki tüm kapılar ek önlem olarak soba kullanımı boyunca açık bırakılmalıdır.
- Baca çekişinin düşmemesi için en azından çatıya kadar devam eden dikey bacanın mutlaka izolasyonu yapılmalıdır.
- Karbonmonoksit dedektörü ile hayata tutunabilirsiniz. İçindeki elektrokimyasa sensör ile ortamdaki karbonmonoksit gazını algılayarak sinyal veren dedektörler kullanmak yapılabilecek en hızlı ve hayat kurtarabilecek bir önlemdir.
- Bacalar kışa girerken mutlaka temizletilmeli ve bakımı yapılmalıdır. Katı yakıtlı sobalar yılda en az 2 sefer, doğalgazlı yakıtlar ise yılda en az 1 sefer İtfaiye Teşkilatlarından yetkili firmalara yaptırılmalıdır.
- Bacalar çatı mahyasını en az 40 cm geçecek şekilde yüksek olmalıdır. Bulunduğu binanın çevresinde bacaya çok yakın bina veya yükselti var ise bu yükseltileri de geçecek seviyede yüksek olmalıdır.
- Karbonmonoksit zehirlenmelerinin özellikle kış aylarında artmasının sebebi bacanın içine soğuk vurgunu olmasıdır. Bacalar kesinlikle soğumamalıdır.
Bacalarda zehirli atık gazların güvenli bir şekilde atılması için kuvvetli baca çekişi istenen bir durumdur. Baca gazı ne kadar sıcak ise baca çekişi de o kadar kuvvetli olur. Bu nedenle bacaların soğumaması gerekir. Bir tuğla bacada sıcaklık kaybı metrede 12-18C iken yalıtımlı çelik ve seramik bacalarda bu kayıp metrede 2-4C civarındadır. Bu nedenle bacalar yalıtım yapılabilen ve standartlara uygun olan çelik veya seramik malzemeden yapılmalıdır. Eskiyen tuğla bacalar standartlara uygun CE işaretli bacalar ile yenilenmelidir.
Yukarıda bahsettiğimiz tedbirler elbette çok önemli ve gereklidir. Ama işin aslında daha sağlam çözümlemelerle yapılabileceği kuşkusuzdur.
Karbonmonoksit zehirlenmelerini önlemenin yolu bacaların standartlara uygun olmasından geçmektedir. Eğer baca standartlara uygun değilse, baca yeterli çekişi yapmıyorsa alacağınız tedbirler tali tedbirler olarak kalacaktır. Eğer bacanız standartlara uygunsa yanma sonucu karbonmonoksit oluşsa dahi baca bu zehirli atık gazı güvenli bir şekilde binadan uzaklaştıracaktır.
Bunun içinde binaların yapımı esnasında bacaların standartlara uygun yapılması gereklidir. Bunu sağlayan mevzuat ise İmar Yönetmelikleridir. 2008 yılında yayınlanan Yapı Malzemeleri Yönetmeliği uyarınca Tuğla Baca baca malzemesi olarak tanımlanmamış olmasına rağmen birçok şehirde belediyelerin imar yönetmeliklerinde hala tuğla baca yer almaktadır. Devletin kurumlarının yaptığı toplu konutlarda dahi 2013 yılında mevzuatlara aykırı olarak tuğla baca kullanılmıştır.
Tüm bu hususlar çerçevesinde ölümlerin azalması amacıyla yetkililere önerilerimiz ise şöyledir;
1. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan İmar Yönetmeliğinin Baca Bölümü mevcut yürürlükteki baca mevzuat, standartlar ve uygulamalara uygun hale getirilmelidir.
2. Yeni binalarda belediyelerce yapılan kontroller daha sıkı tutulmalı, standartlara uygun olmayan bacalara izin verilmemelidir. Bu konuda belediyelerin ilgili kontrol mühendisleri baca konusunda eğitilmelidir.
3. Binalarda inşaat statiği, beton kalitesi vb. özelliklere azami dikkat edilirken özellikle bacalara da azami dikkat gösterilmesi gerekmektedir. Deprem güvenliği ile binaları ve insanları korumaya çalışırken bacalardan kaynaklanan zehirlenmelerle insan hayatını hiçe saymak doğru değildir.
4. Bacaların yapımı ve montajı ehil ustalara yaptırılmalıdır. Bu hususta baca yapımında ve montajında Mesleki Yeterlilik Kurumunun belirlediği BACACI eğitimleri ve belgeleri aranmalıdır.
5. Özellikle doğalgazlı cihazlardan kaynaklanan olayların büyük bir çoğunluğu proje dışı, gaz dağıtım şirketinin bilgisi ve kontrolü olmadan yapılan tesisat, cihaz ve bağlanan bacalardan kaynaklanmaktadır. Doğalgaz tesisatlarının, cihazların ve bacaların periyodik olarak bakım ve kontrolünün yapılması için ilgili kurumlar tarafından acil olarak PERİYODİK KONTROL düzenlemesi yapılmalıdır.
Kontrollerde yanlış, hatalı ve standartlara uygun olmayan uygulamalar giderilerek yakma sistemleri güvenli hale getirilmelidir.
Alınacak bu tedbirler ışığında ülkemizde binaların önümüzdeki yıllarda büyük çoğunluğunun kentsel dönüşüm ile yenileneceği düşünülürse ilerleyen yıllarda bu sorunu çözmüş oluruz.
Atılacak her geç adım her yıl binlerce insanın zehirlenmesi ve hayatını kaybetmesi manasını taşımaktadır. Atılacak olumlu adımlar sayesinde insanların can güvenliği sağlandığı gibi aynı zamanda doğru bacalar sayesinde sağlanan enerji tasarrufu da ekonomimize olumlu katkı yapacaktır.
{jcomments on}