Sürdürebilirlik girişimlerinin öne çıktığı raporda,  küresel pazarda bu tarz uygulamaların yapılması için çevreci iş kurma hedefiyle ilerlendiği belirtiliyor. Raporda, dünya sanayisini geliştirmek ve ölçülebilir hale getirmek için sürdürebilirlik performansı ile önlemler alınmasının da altı çiziliyor.  

Deloitte Türkiye Sürdürülebilirlik Hizmetleri Sorumlu Ortağı Sibel Çetinkaya, yeşil markaların sürdürülebilirliği hakkında,  “Dünyada iklim değişikliği ve azalan kaynakların durumu ile ilgili olarak gelinen noktada, şirketlerin sürdürülebilirliği, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik yaklaşımları ile paralel hale geliyor. Çünkü sürdürülebilirlik stratejisi şirketler için “olursa hoş olur” noktasından “olmak zorunda” noktasına geldi. Türkiye’de de sürdürülebilirlik bir lüks olmaktan çıkıp, firmaların hem pazarlama stratejisi için, hem de büyüme ve karlılıklarını yönetebilmeleri için önemli bir araç olmaya başlıyor. Özellikle enerji ve kaynak maliyetlerinin yüksek olduğu sektörlerde, şirketler etkili ve iyi tasarlanmış sürdürülebilirlik stratejisi ile hem maliyet avantajı sağlayabiliyor, hem de sosyal sorumluluk sergileyebiliyor. Şirketlerin sürdürülebilirlik sağlamaya yönelik çabaları, müşteri nezdinde de karşılık buluyor, müşteri sadakati, marka algısı ve değerini artırıyor. Deloitte ve Interbrand’ın beraber yürüttükleri yeşil markalar araştırması da bunun bir göstergesi.” dedi.

Çetinkaya sözlerine şöyle devam etti: ”Çevreye etkisi oldukça yüksek olan otomotiv sektörünün önde gelen markalarının listenin en üst sıralarında olduğunu görüyoruz. Toyota, Honda, Volkswagen gibi şirketler, sürdürülebilirlik stratejisini kurumsal stratejileri haline getirmiş şirketler olarak, çevre bilincinin müşteri değeri yaratmadaki çok başarılı örneklerini sergiliyorlar. Özellikle emisyon kontrolü, düşük fosil yakıt tüketimi, alternatif temiz yakıt kullanımı gibi unsurlar, konfor ve performans ile başa baş giden unsurlardır. Müşteriler bu unsurlara değer veriyor ve ürün seçimlerinde göz önünde bulunduruyorlar. Tüketici ürünlerinde de benzer bir bilinci görüyoruz: Johnson&Johnson, Loreal, Danone, Pepsi, Coca-Cola, Starbucks gibi markalar gösterdikleri sosyal sorumluluk, üretim süreçlerinde başta elektrik ve su olmak üzere kaynak yönetiminde yaptıkları iyileştirmeler, üretim süreçleri esnasında çevreye verdikleri zararı azaltıcı önlemleri ile müşteriler tarafından yeşil markalar listesinin üst sıralarına taşınıyorlar.”

Çetinkaya ayrıca önümüzdeki dönemde, Türkiye’de sürdürülebilirlik konusunun daha çok gündemde olacağının altını çizerek, orta/uzun vadede hem müşteri tarafından, hem de şirketler tarafından tetiklenen sürdürülebilirlik stratejilerinin dünyada olduğu gibi kurumsal strateji ile iç içe geçeceğini öngördüğünü ifade etti. {jcomments on}